sürüngen kuş ve memelilerin ortak özellikleri
Site De Rencontre Espagnol En France. Sürüngenler Reptilia, amfibilerle kuşlar arasında yer alan bir omurgalı grubudur. Kara hayatına uyum sağlamışlardır. Derileri kuru ve derilerinde salgı bezi yok denecek kadar azdır. Derilerinin üzeri keratin tabakası ile örtülüdür. Keratin tabaka vücudun değişik yerlerinde pul ve plaklar halinde yapılar oluşturur. Bu tabaka zaman zaman atılarak bir kısmı 4 bacaklı, bir kısmı da bacaksızdır. Bacaklı olanlarda bile vücut yere değecek kadar alçaktır. Sürüngenlerin büyük bir kısmı karada, bazıları da suda yaşarlar. Ancak suda yaşayanlar da akciğerleri ile solunum genellikle çiftleşme organı bulunur. Tuatara hariç Bu nedenle de döllenme içte gerçekleşir. Çoğu yumurta bırakır. Yumurtalar dayanıklı elastiki kabuklu yahut kuş yumurtası gibi kolayca kırılabılir tiptedir. Bazı sürüngen türleri canli doğurur, ancak memelilerde olduğu gibi yavru anasına bir bağ ile bağlı değildir gelişmelerinde de bir larva devresi bulunmaz. Yumurtadan çıkan yavrular minyatür erginlere genellikle diğer hayvanları avlayarak beslenirlerse de, bazı kara kaplumbağaları ile bazı kertenkele türlerinin esas besinlerini bitkisel maddeler teşkil ÇEVRE İLE OLAN İLİŞKİLERİDoğada sürüngenlerin de düşmanları vardır. Bunlar yırtıcı kuşlar ve bazı memeli hayvan türleridir. Daha sonra açıklanacağı üzere günümüzde sürüngenlerin en büyük düşmanı içinde bazı yılan türleri ile sadece iki tür kertenkele Heloderma horidum, Heloderma suspectum zehirlidir. Kertenkelelerden zehirli olan Heloderma türleri sadece Orta Amerika’da yaşar. Dolayısıyla Türkiye’de yaşayan hiçbir kertenkele türü, zehirli ülkemizdeki yılanlardan bir kısmı zehirlidir. Zehirli yılan türleri Türkiye’deki yılan türlerinin yaklaşık %23’ni teşkil eder. Buna rağmen tüm yılanlardan korkulur ve görüldükleri yerlerde de öldürülürler. Yine Türkiye’de, yılan görünüşünde bacaksız kertenkele çeşitleri de örneğin Ophisaurus apodus, Anguis fragilis yılan sanılarak türleri daha çok sıcak bölgelerde bulunurlar. Soğuk bölgelere gidildikçe tür sayıları azalır. Yine deniz seviyesinden yukarılara çıkıldıkça, buralardaki sürüngenlerin tür sayıları da ortamlara uyum sağlamış sürüngen türlerinden bazıları ağaçlarda, bazıları da suda insanlarla olan ilişkileri diger hayvan gruplarından biraz farklıdır. Çünkü daha önce de değinildiği gibi, bazı yılan türleri zehirli olduğundan insanların Çoğu yılanlardan korkarlar. Bu korku sonucunda da sadece %23’ü zehirli olan bütün yılanları gördükleri yerlerde öldürürler. Böylece yılan populasyonlarına büyük zarar vererek doğal dengenin bozulmasına sebep olmaktadırlar. İnsan aktiviteleri sonucunda sürüngenlerin yaşadıkları ortamlar kirletilmekte, daraltılmakta veya ortadan kaldırılmaktadır. Dolayısıyla sürüngenlere de en çok zarar veren canlı grubu insanlardır. Ayrıca yine insanlar bazı sürüngenlerin derilerini ayakkabı, çanta eşya yapımında kullandıklarından, bu türleri insafsızca ve plansız olarak avlamaktadırlar. Bilinçsiz avlama sonucunda da bazı türlerin nesilleri yok olacak kadar eski jeolojik devirlerde Mesozoik çok gelişip çeşitlenerek Dünyaya hakim olmuşlardır. Ancak daha sonra azalmışlar ve günümüze de küçük bir grubu gelebilmiştir. Bundan dolayı da diğer hayvan gruplarına göre sayıları belirgin şekilde daha ve SÜRÜNGENLERTürkiye’de yaşayan sürüngen kaplumbağa, kertenkele, yılan türlerinin çok büyük bir kısmı zehirsizdir. Yılan türlerinden iki tür; Malpolon monspessulanus Çukurbaşlı Yılan ve Telescopus fallax Kedigözlü Yılan bir çift olan büyük zehir dişlerinin üst çenenin gerisinde olması nedeni ile ince vücut kısımlarını parmak ısırmadığı sürece zararsızdır. Bu türler daha çok fare küçük memeli hayvanları zehirleyip, tüketerek ziraata ve çevre sağlığına katkıda bulunurlar. Diğer sürüngen türleri de tarım zararlısı bir çok böcek, sivrisinek larvası ve küçük memeli Tarla Faresi, Sıçan türlerini besin olarak tüketmek suretiyle, biyolojik mücadelede önemli bir yere çevrelerinin kimyasal kirlenmesi sonucu sucul kaplumbağa topluluklarının azalması ile orantılı olarak, aynı ortamda yaşayan çeşitli zararlı böcek ve larvaların sayısı artmaktadır ki, bunları yok etmek için oldukça pahalıya mal olan önlemlerin alınması gerekmektedir. Yine aynı şekilde kertenkele ve yılan türlerinin,tanınmamaktan kaynaklanan korku neticesinde bilinçsiz bir şekilde yok edilmesi, önceden de bahsedildiği gibi bir çok hastalık taşıyan sıçan ile tarım zararlısı fare ve böcek türlerinin ortamda sayıca artmalarına yol açmakta ve bunlarla mücadelenin gereği, ekonomik kaybın hiç de küçümsenemeyecek düzeyde olduğu bilinmektedir. Unutulmaması gereken bir konu da sürüngen türleri, insanlar ile ortak besin kaynaklarını paylaşmamakta ve özellikle kertenkele ve yılanlar kendisine zarar verilmediği veya ürkütülmediği zamanlarda insanlara hiçbir zararı kırsal kesimde yaşayan kişilerin nadiren de olsa karşılaşabileceği varsayılan Koca Engereğin Vipera lebetina zehir dişlerinin üst çenenin ön kısmında olması ve bu yüzden kolay ısırabilmesi nedeni ile insanlar dahil, küçük ve büyük baş memeli hayvanlar için tehlikeli yılan türlerinin bulunması ve zehirli veya zehirsiz bir yılan tarafından ısırılma ihtimali karşısında yapılması gerekenler ve alınacak önlemler yılanlar bölümünün zehirler kısmında belirtilmiştir.
BİTKİNİN ÇİÇEKLİ BİR BİTKİ OLMASI İÇİN TAŞIDIĞI ÖZELLİKLER 2010 YGS CANLININ AYNI TÜR OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLMEK İÇİN GEREKEN KOŞULLAR 2010 YGS İSİMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI, YAKIN TÜRLER 2013 LYS,1992 ÖSS İLE ALEM ARASINDAKİ BİREY SAYISI VE ORTAK ÖZELLİK DURUMU2012 LYS VE SOĞUK KANLI HAYVANLARIN ORTAM SICAKLIĞI İLE İLİŞKİSİ, GRAFİK 2010 LYS BULUNAN FAKAT SÜRÜNGENLERDE BULUNMAYAN ÖZELLLİK 2009 ÖSS FEN-1 DIŞARI AÇILMAYAN SİSTEM 2007 ÖSS FEN-1 SINIFLANDIRMA BASAMAKLARI 2007 ÖSS FEN-1 VE KROMOZOM SAYISI,TABLO 2007 ÖSS FEN-1 VE BÖCEKÇİL OLMAYAN BİTKİ KARŞILAŞTIRILMASI 2004 ÖSS 1989 ÖSS, 1989 ÖSS,1985 ÖSS TÜRLER, TABLO 1997 ÖSS, 1988 ÖYS BASAMAK AYIRMADA KULLLANILAN ÖZELLİKLER 1993 ÖSS HÜCRELİDEN ÇOK HÜCRELİYE GEÇİŞTE KARŞILAŞILAN SORUNLAR 1983 ÖSS ÖZELLİKLERİ1995 ÖYS YILLIK BİTKİLERDE HALKA OLUŞUMU 1991 ÖYS GELİŞİM ÖZELLİKLERİ VE BASAMAKLAR 1990 ÖYS SİSTEMİ GELİŞMEYEN PARAZİT CANLILAR 1990 ÖYS GÖVDESİ ENİNE KESİTİ 1990 ÖYS AÇIKLIKLI CANLILAR 1989 ÖYS HAYVANLARDA SOLUNUM SİSTEMİ 1989 ÖYS ÖZELLİKLERİ 1988 ÖYS TENYASININ YAŞAM YERLERİ 1988 ÖYS VÜCUT YAPISI 1987 ÖYS KUŞ VE MEMELİLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ 1987 ÖYS VE OMURGALI HAYVANLARIN FARKLI ÖZELLİKLERİ 1986 ÖYS BİTKİLERİNİN TİPİK ÖZELLİĞİ 1986 ÖYS YAŞAMINA UYUM SAĞLAMIŞ HAYVANLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ 1986 ÖYS VE KURBAĞALARIN FARKLI ÖZELLİKLERİ 1981 ÖYS
BOŞALTIM SİSTEMİ• Metabolizma sonucunda oluşan zararlı ve işe yaramayan maddelerin dışarı atılmasına boşaltım denir.• Tek hücreli canlılarda çoğunlukla CO2 ve NH3 gibi artık maddeler doğrudan difüzyon veya osmozla dışarı atılır.• Tatlı sularda yaşıyan canlılarda paramesyum gibi fazla suyu dışarı atan kontraktil kofullar HAYVANLARDA BOŞALTIM• Sünger ve sölenterlerde boşaltım vücut yüzeyinden difüzyonla olur.• Yassı solucanlardan planaryada boşaltım organı alev hücreleridirprotonefridyum.Alev hücresi içerisinde titrek siller bulunan boşluk hücrelerindeki sillerin hareketi ile hücreye gire su boşaltım kanallarına itilir ve boşaltım deliğinden dışarı hücrelerinin esas görevi vücudun su dengesini ve CO2 in bir kısmı vücut yüzeyinden difüzyonla atılır.• Toprak solucanındaki boşaltım organı her halkasında bir çift vücut içine bakan ucunda kirpikli huni huniden ayrılan kanal vücut boşluğunda çok sayıda kıvrımlar yaparak bir sonraki halkadan dışarı açılır yani nefridyumlar arasında bir bağlantı üzerleri kılcal damarlarla damarlarda glikoz gibi yararlı maddeler ve suyun bir kısmı geri emilerek idrar oluşturulur ve bu boşaltım artığı dışarı atılır.• Böceklerde boşaltım organı malpighi tüplerin kapalı olan serbest uçları organlar arasındaki boşluklara uçları ise sindirim kanalının son kısmına organlar vücut boşluğundaki kanda bulunan boşaltım maddelerini difüzyon ve aktif taşıma ile alır. Ve kasların kasılması ile bağırsağı su bağırsaktan geri azotlu artıkları ürik asit kristalleri şeklinde atarak fazla su kaybını HAYVANLARDA BOŞALTIM• Canlılardaki azotlu artık ürünleri amonyak ,üre,ürik göre üre,üreye göre de ürik asit daha az yaşayan canlılar amonyağı fazla enerji harcamadan kolayca suya yaşayan canlılar da ise amonyak daha az zehirli olan üre veya ürik asite daha fazla enerji harcanarak suda kolayca çözünebilir ve böbreklerden atılıncaya kadar vücutta vücuttan atılması su ile üreyi bol su ile dışarı yaşayan fakat vücuduna fazla su almayan böcekler sürüngenler ve kuşlarda üre suda çözünmeyen ürik asit kristalleri şeklinde vücuttan aşırı derecede su kaybı önlenmiş olur.• Omurgalıların boşaltım organına böbrek denir ve 3 ve kurbağaların embriyo devreleri ile köpek balıklarında nefridyumlar teşkil omurganın iki yanında uzanan kanala önünde aorttan ayrılan kan damarlarının meydan getirdiği glomerulus denilen kılcal damarlar yumağı kirpikli hunilere süzülen artık maddeler ortak bir kanalla taşınarak kloaka getirilir ve oradan dışarı ve memelilerin embriyoları ile balık ve kurbağaların erginlerinde tipi böbreğe kirpikli hunilerin yerini bowman kapsülleri kapsülleri glomerulusu kapsülleri ayrı ayrı kanallara kuş ve memelilerin erginlerinde bir bowman kapsülü ortak bir kanalla boşaltım kanalına ulaşır.• Omurgalılarda üreme sistemi ile boşaltım sistemi birbirleri ile bağlantılı yapı gösterirürogenetal sistem.Müller kanalı ile dişi üreme sisteminin kanallarını kanalı erkeklerde üreme sisteminin kanallarını kanalı sürüngen,kuş ve memelilerde yanlızca üreme sisteminin kanalını ürogenital sistemi,sindirim sistemi ile ilgili omurgalılarda ürogenital sistemle sindirim açıklığı tür canlılara tek delikliler BOŞALTIM SİSTEMİBÖBREK VE YAPISI• Bir çift olup, fasulye tanesi böbrekten birer idrar kanalı aşağı doğpru inerek idrar kesesinde sonlanır.• Böbrek dıştan içe doğru ;KabukkorteksÖz bölgesimedullaHavuzcuktanpelvis oluşur.• Böbrekte yapı ve görev birimi üre ve artıların süzüldüğü en önemli kısımları böbreğin kabuk yapılar1GlomerulusKılcal damarlardan kapsülü Glomerulusu süzülme ile gelen kan sıvısı bowman kapsülüne sıralı yassı epitelden meydan gelmiş yarım ay şeklindeki kanalGeri emilmenin meydana geldiği kıvrımlı maddelerinin büyük bölümü buradan geri kulpuÖzellikle su ve minareller geri kanalEn son geri emilmenin meydana geldiği iyonlar burada geri emilir.• Geri emilmenin yapıldığı yerlerinproksimal kanal,henle kulpu ve distal kanal çevresi kılcal damarlalar çevrilir.• Böbreklere kan,böbrek atar damarı ile atar damarı O2 besin,üre ve ürik asit bakımından zengindir.• Böbreğin öz bölgesinde ,tabanı kabuk bölgesine tepesi havuzcuğa bakan piramit şeklinde yapılar bulunur.• Glomerulus + Bowman kapsülü = Malpighi cisimciği• Glomerulus + Bowman kapsülü + henle kulpu = NefronKANDAN BOŞALTIM MADDELERİNİN SÜZÜLMESİ• Böbreklerin görevi, hücrelerde oluşan ve kana verilen metabolizma artıklarını süzerek kandaki maddelerin belirli derişimde kalmasını sağlamaktır.• Böbrek atar damarı ile gelen üre ve ürik asit ,çeşitli tuzlar,iyonlar,glikoz yüksek kan basıncından dolayı bowman kapsülüne sıvı tek sıralı yassı epitelden oluşan bowman kapsülünden henle kulpuna sıvı kan plazmasına benzemekle birlikte sıvı içerisinde alyuvar,akyuvar ve kan proteinleri çok doku sıvısına benzer süzülme sonucu boşaltım kanalına geçen maddelerin yararlı olanları ve suyun bir kısmı kanalcığın duvarındaki hücreler tarafından geri emilerek tekrar kılcal damarlarla kan dolaşımına katılır.• Emilen su miktarı vücudun o sıradaki su miktarına bağlı olup hipofizden salgılanan antidiüretik hormon tarafından ayarlanır.• Üre , ürik asit fazla tuz ve fazla su idrar bileşimi şeklinde idrar toplama kanalı ile havuzcuğa , oradan da üreter ve idrar kesesine iletilir.• Geri emilme ile emilen maddeler glikoz,yağ asitleri Na,Cl,K,mineraller bazı tuzlar ,su,vitaminlerdir ve % 99 aktif taşıma ile olur.• Kan basıncı ile atılan maddeler amonyak ,üre,ürik asit,tuz ve zehirli GÖREVLERİ• Metabolizma sonucu meydana gelen artıkları süzmek• Vücut sıvılarının bileşimlerini ,doku sıvısı ile hücredeki su miktarlarını belirli yoğunlukta tutmak.• Kandaki tuz ve diğer maddeleri dengede tutmak.• Kararlı bir iç çevre sağlamak homeostasis• Vücuttaki su miktarının ayarlanması hipofizden salgılanan antidiüretik hormon ADH tarafından az salgılandığında şekersiz diyabet hastalığı ortaya çıkar.• Kanın pH'ını pH' ı 7,4 Ph 7 - 7,7 olursa canlı ölür değişen Ph ı böbrekler asitliliğin artmaması gerekir bunu akciğer ve böbrek sağlar.• Fazla miktarda deniz suyu içen insan deniz suyunda % 3 tuz kanındaki tuz oranı ise % 0,9 böbreği en çok % 2 tuz içeren sıvıyı suyu yutan bir insan böbreklerinin atabileceğinden fazla tuz yoğunluğundaki sudan içtiği için böbrek işlemini tuz miktarı arttığından hücrelerden ve doku sıvısından kana su geçer ,yani hücreler plazmoliz olur.• Kıvrımlı kanala etki ederek minerallerin Na, Cl iyonlarınıngeri emilimini aldosteron hormonu sağlar. Bu hormon böbrek üstü bezinin kabuk bölümünden YOLLARI HASTALIĞI1. Şeker hastalığı Glikoz bowman kapsülünden idrara geçip ,geri emilemezse Albumin hastalığı Böbrekteki idrar süzen kapsüllerin bozulmasından meydana Nefrit Nefronların Sarılık İdrarda safra boyalarının kana emilir kandaki safra boyaları idrara geçer ve idrarın rengi koyu kırmızıya göz akı ve derisi de sarımsı Böbrek taşları İdrarda oksalat, ürat, fosfat eriyik halde yollarında bir iltihap yara ,tıkanma olursa bunlar çökelerek böbrek taşlarını taşları da böbrek kanamalarına ve şiddetli ağrılara sebep idrar çıkması Üremi Böbreğin yeterince üre süzememesi, durumunda kandaki üre miktarının artması ile YARDIMCI ORGANLAR1. Akciğer CO2 ve az H2O Ter bezleri Su üre ,ürik asit , tuz Karaciğer Reaksiyonlar sonucunda oluşan zehirli atıkları safra kanalı yolu ile ince bağırsağa oradan da dışarı Solungaçlar Balıklarda solungaç yüzeyinden NH3 gibi azotlu artıklar ve fazla tuz atılır İnternetteki Kaynaklardan Yararlanılarak Derlenmiştir.
4- DUVAR KERTENKELESİ Uzunluğu 12 ila 17 cm dir. Avrupa’ da yaşayan bu kertenkele duvar yarıklarına saklanarak yaşar. 5- MOLOK Uzunluğu 15 – 16 cm. civarında olan bu sürüngen Avusturalya çöllerinde yaşayan sırtı dikenli bir kertekeledir. Dolaşarak böcek arar ’ Bonuzlu Şeytan ’ olarakta bilinir. 6- BENEKLİ KERTENKELE Uzunluğu 40 ila 90 cm arasında değişen Avrupa ve Anadolu’ da yaşayan bu sürüngen, makilerde kurak yerlerde yaşarlar. 7- İGUANA Uzunluğu 80 ila 150 cm arasında değişen bir sürüngendir. Güney Amerikadayaşayan ve birçok türü bulunan bir kertenkeledir. Bazı türleri ağaç üzerlerinde yaşar. Renkleri göz alıcıdır. Sırtında bir çıkıntı bulunur. 8- VARAN Uzunluğu 20 ila 40 cm arasında değişen bu sürüngen Afrika ve Asya’ da genel olarak yaygın bir şekilde yaşayan büyük bir kertenkeledir. En iyi bilinenleri nil ve Komodo varanıdır. 9- SFENODON veya TUATARA Uzunluğu 60 cm civarındadır. Yeni Zellanda’ da yaşayan sürüngen bir hayvandır. Üzerinde üçüncü bir gözün kalıntıları mevcuttur. Deniz kuşları ile aynı barınakta yaşarlar. 10- YEŞİL KERTENKELE Uzunluğu 20 ila 30 cm civarında olan bu sürüngen Avrupa’ da yaşayan bir kertenkeledir. AynızamandaAnadolu’ da çok görülür. Kertenkele deyince akla gelen ilk sürüngendir. 11- GALAPAGOS KAPLUMBAĞASI Uzunluğu metre civarında olan bu hayvan karada yaşayan en büyük kaplunbağadır. Hint Okyanusu adalarındada buna benzer kaplunbağalar mevcuttur. 200 yıl yaşadıkları bilinmektedir. 12- BATAKLIK KAPLUNBAĞASI Uzunluğu 16 ila 20 cm Avrupa ve Anadolu’ da tatlı suda yaşayan bir hayvandır. Güneşlenmeyi çok sever, su kıyılarına çıkarak koloni halinde güneşlenirler. 13- HERMANN KAPLUNBAĞASI Uzunluğu 13 ila 20 cm civarında olan bu kara kaplunbağası Avrupa’ da koruma altına alınmıştır. Bu kaplunbağa orman yangınlarından çok etkilenmişlerdir. 14- LAVTA KAPLUNBAĞASI Uzunluğu ila metredir. Kaplunbağaların en irisidir. Okyanus kıyısındaki kumsallarda ürer. Medüz yiyerek beslenir. 15- KARETTA KAPLUNBAĞASI Uzunluğu 1 metre civarında olan bu kaplunbağa sıcak deniz hayvanıdır. Akdeniz de bulunur Yurdumuzun güney sahillerindeki kumsalara yumurtalarını bırakarak ürer. Uzun göç etme özelliğine sahip bu kaplunbağa etçil beslenir. 16- NİL TİMSAHI Uzunluğu kuyruk dahil 5 ila 8 metre civarındadır. Afrika’ da Nil Nehri kıyısındaki bataklıklarda yaşar. Su kenarlarında yakaladığı kuşları ve memelileri yakalayarak beslenir. Ağırlaşmak için taşları yutabilir. 17- GAVİAL Uzunluğu 5 – 6 metre civarındadır. Hindistan’daki ırmaklarda yaşar. Gaga biçimindeki ağzında dişler beş sıra dizilidir. Balık yiyerek beslenirler. 18- KAYMAN Uzunluğu ila metre civarındadır. Güney Amerika’ da yaşayan ve birçok türü bulunan bir timsahtır. Ağız kısmı küt ve yuvarlaktır. Derisi çok aranan bir hayvandır. Onun için çok öldürülmüştür. Başka yerlerde yaşamaz. 19- ALİGATÖR Uzunluğu 4 ila 6 metre civarında olan bu timsah, Amerika’ da yaşar. Zamanımızda sayıca bir artış söz konusudur. Dişi timsah yuva yapar. Bir türüde Çin’ de yaşamaktadır.
Kuşlar Latince Aves, tüylü, kanatlı, sıcakkanlı, yumurta ile üreyen, omurgalı hayvanlar. Yaklaşık civarında yaşayan türüyle en kalabalık tetrapod omurgalıları oluştururlar. Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna dünya üzerindeki tüm ekosistemlerde yaşarlar. Boyutları arı sinek kuşunda 5 cm ile deve kuşunda 2,7 m'ye kadar değişir. Bulunan fosillere göre kuşlar, yaklaşık 150-200 milyon yıl önce, Jura Devri'nde dinozorlardan gelmektedir. Bilinen ilk kuş Jura Devri'nin sonlarında yaklaşık 155-150 milyon yıl önce yaşamış olan Archaeopteryx 'tir. Kuşlar, diğer canlı alemlerinden farklı olarak bazı özelliklere sahiptir. İlk sabit sıcaklıklı canlılar olma özelliğini taşırlar. Belirgin özellik olarak, üyelerinin tümü, diğer hiçbir hayvan grubunda görülmeyen tüylerle kaplıdır. Ön üyeleri kanatlara dönüşmüştür ve arka üyelerdeki kemikler intertarsal eklem oluşturacak şekilde dizilmiştir. Trake ve bronşlarının bulunduğu yerde çok gelişmiş bir ses kutuları vardır. Sert kabuklu yumurta bırakırlar ve kuluçkaya yatarlar. Embriyo, yumurta kabuğu ve amniyon zarı ile çevrilidir. Kuşların tam işlev gören, karmaşık ve gelişmiş, büyük ve küçük dolaşım sistemleri vardır. • Vücutları sıcaklıkları sabittir.• Ön üyeleri kanat şeklindedir.• Derilerinin üstü tüylerle örtülüdür.• Akciğer solunumu yaparlar.• Yumurta ile çoğalırlar.• Yavru bakımı görülür.• İç döllenme görülür.• Gelişimleri sırasında başkalaşım geçirmezler.• Yavrularını sütle beslemezler.• Kalpleri 4 odacıklıdır.• Kirli kan akciğerde temizlenir.• Kalpte kirli ve temiz kan karışmaz. Vücudu temiz kan dolaşır.• Vücutları tüylerle kaplıdır.• Sıcakkanlı canlılardır.• Ağızlarında diş bulunmaz. Katı besinler taşlıklarındaki taşlar ve kaslar yardımıyla parçalanır.• Yumurta ile çoğalırlar Kuşların Kalbi Kaç Odacıklıdır. Vücutları tüylerle kaplı,gagaları olan ve dişleri olmayan kanatlı canlılardır. Kalpleri 4 odacıklı olup temiz kan ile kirli kan birbirine karışmaz. Vücuda temiz kan nedenle sıcakkanlı canlılardır. Sindirim sisteminde taşlık denilen bir kısım bulunur. Burada sindirim olayları meydana gelir. Akciğer solunumu yaparlar. Kuşlarda kemiklerinin içerisinde hava keseleri bulunur. Hava keseleri akciğerle bağlantılıdır. Hava keseleri kuşun özkütlesiniyoğunluğunu azaltarak uçmasını kolaylaştırır. İç döllenme, dış gelişme görülür. Çiftleşme sonucu döllenen yumurtalar yapılan yuvada korunur, yumurtadan çıkan yavrular ebeveynleri tarafından ve beslenirler. Yuva yapma ve yavru bakımı görülür. Kış uykusu görülmez. Bir çok kuş kış gelince sıcak bölgelere göç eder. Penguen,tavuk,kaz,ördek,devekuşu,serçe,kanarya,kartal,doğan,şahin örnek olarak verilebilir. Gerçek dişlerin olmayışı, derilerinde salgı bezlerinin olmaması, tüysüz kısımlarında pul bulundurmaları, kafatasının omurgaya bağlanması ve göğüs kemiğinin iyi gelişmiş olması diğer canlılarda az olarak görülebilen özelliklerindendir. Bununla beraber, alyuvarları çekirdekli ve oval, akciğerleri havayı daha verimli kullanabilir tiptedir. Böbrekler metanefroz tiptedir ve boşaltım kanalları kloaka açılır. Devekuşları hariç idrar keseleri yoktur. Atık ürün katı ürik asittir. Bir çift testis bulundururlar ve bunlar kloaka açılır. Ayrı eşeyli canlılardır. Çiftleşme organı penis bazı türler kaz, ördek haricinde yoktur. Yumurtaları telolesital tiptedir ve meroblastik gelişme gösterir. Her zaman iç döllenme görülür. Beyinden 12 çift sinir çıkar. Görme organları diğer duyu organlarına göre çok daha iyi gelişmiştir. Koku alma duyusu kısmen körelmiştir. Kuşlar, metabolizma hızları en yüksek olan canlı grubudur. Kuşlarda göç, yılın belli bir dönemini, kuluçkaya yattığı yerden uzak olarak geçirmek anlamına gelir. Gezici kuşlar, kuluçka yerinden değişik yönlere doğru kısmen ayrılan kuşlardır. Yerli kuşlar ise, sürekli kuluçka bölgesinde kalan kuşlardır. Her üç grubunda arasında geçiş formu gruplar bulunmaktadır. Göç davranışı, kuluçka bölgesinde geçici olarak besinin azalması ile ortaya çıkabilir. Kuzeydeki kuşların soğuk mevsimle ve bitkilerin yapraklarını dökmesiyle göç ettikleri bilinir. Örneğin su kuşlarının yaşadıkları yerde suların buz tutmasıyla ya da güneyde yaşayanlarda kuraklık nedeniyle yazın kuzeye de göç davranışı başlar. Çoğu kuşta, kışlama ve kuluçkaya yatma bölgeleri kalıtsal olarak saptanmıştır. İlkbaharda ya da yazın iç, kısmen dış etkilerle göç başlatılır. Kuşlar, sürüngenler ile yakın akrabadırlar. Bu nedenle sürüngenlerle birlikte Sauropsida, üst sınıfında toplanırlar. Diapsid Archosauria'dan, özellikle Triyas'ta büyük ölçüde farklılaşmış Thecondonti'dan türemişlerdir. Bu sonuncu grubun içinde bulunan Pseudosuchia, bununla ilgili olarak Dinosauria kuşlara en yakın gruplar olarak varsayılır. En eski kuş fosili, Solenhofen'ın Batı Almanya Üst Jura 140 milyon yıl katmanlarında bulunan Archaeopteryx'dir. 1860 yılında ilk defa tek bir telek, 1861 yılında ise, baş hariç tüm iskelet sistemi tam olan bir fosil bulunmuştur. Bulunan bu fosil, bilim dünyasında bir sansasyon yaratmıştır. Çünkü bu fosil, sürüngen ve kuş özelliklerinin her ikisini de aynı ölçüde taşımaktadır. Fosil, Meyer tarafından Archaeopteryx lithographica olarak tanımlanmış ve Londra'daki British Museum'a konulmuştur. Kuşların dinozorlar'ın evrimi ile geliştiğini gösteren çok sayıda kanıt bulunur; bunlar kemiklerindeki hava boşlukları, göğüs, kanat-ön extremite yapılarındaki benzerlikler, günümüzde sadece kuşlarda bulunan lades kemiğinin dinozor iskelet yapılarında da aynen yer alması ve benzerleridir. Ayrıca genetik biliminin gelişmesi ile, kuş embriyoları üzerinde çalışan bilim insanları bazı kapalı genleri açarak kuş embriyolarında kuşların evrimsel atası olan dinozor embriyolarındakine benzer görüntülere diş, pul, boyun ve kuyruk yapısı 1. Wikipedia 2,Kuşların kalbi kaç odacıklıdır?
sürüngen kuş ve memelilerin ortak özellikleri